VASİYETNAMENİN YERİNE GETİRİLMESİ DAVASI
Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ
Kişiler, sağlıklarında hükümler doğuran hukuki işlem yapma ehliyetine sahip oldukları gibi ölümlerinden sonra da hüküm doğurabilecek hukuki işlem yapma haklarına sahiptirler. Bu haliyle, vasiyetname ile kişiler ölümlerinden sonra hüküm doğuracak işlem yapmış olurlar. Vasiyetname düzenleyen bir kimse, mallarının ölümünden sonra ne şekilde ve nasıl kullanılmasını istediğine veya kime ait olması gerektiğine dair karar verebilecektir.
Vasiyetnamenin yerine getirilmesi davası başka bir deyişle, vasiyetin tenfizi davasının açılması, miras bırakanın ölümüyle birlikte ortaya çıkan konulardan biridir. Miras bırakan kişi, ardında yasal ve atanmış mirasçılar bırakılır. Ancak bazı kişiler vardır ki, bunlar mirasçı sıfatında olmasa dahi belirli bir mal bırakılan kişilerdir. Miras sonucunda ölüme bağlı tasarruf yoluyla mirasçılara belirli bir mal veya alacak bırakılması söz konusu olur. Belirli bir mal bırakılmış vasiyet alacaklısı, malına kavuşabilmek için dava açmalıdır. Bu dava vasiyetnamenin tenfizi olarak da adlandırılır.
Vasiyet alacaklısına bırakılan mallar taşınır ya da taşınmaz olur. Yasal mirasçıların bu durumdan haberi olmaması halinde çeşitli paylaşım sıkıntıları söz konusu olabilir. Ancak miras paylaşımı yapılırken vasiyetnamenin tenfizi davası açılmalı ve bu dava çerçevesinde, murisin iradesi kapsamında bir paylaşım yapılmalıdır. Vasiyet alacaklısının kendisine bırakılan malı resmi olarak edinmesi gerekir. Aksi takdirde üzerinde hak iddia edemeyecektir.
Vasiyetname ölüme bağlı tasarruflar arasında yer almaktadır. Mirasçıların vasiyetnamenin açılmasından sonra 1 yıl içerisinde vasiyetnamenin iptalini isteme hakları vardır. Dolayısıyla vasiyetnamenin geçersiz kılınması halinde vasiyet alacaklısının alacağının düzenlendiği vasiyetnamenin geçersiz kılınmasıyla alacağı da ortadan kalkar. Eğer mirasçıların vasiyetnamenin açılmasından itibaren 1 yıl içerisinde iptalini isteyip vasiyetnameyi geçersiz hale getirmezlerse bu dava açılabilir.
Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyet alacaklısı tarafından talep edilebilecektir. Alacaklı, vasiyet alacaklısı olduğunu öğrenmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürede vasiyetnamenin tenfizi davası açabilir. Vasiyet alacaklısı, vasiyetnamenin tenfizi davasını yasal ve atanmış mirasçılara karşı açacaktır.
Vasiyetnamenin Açılıp İlgililere Okunduğunun Tespiti Davası
Vasiyetname, geçerli olup olmadığı ya da içeriğinin yerine getirilmesinin mümkün olup olmadığını anlamak için bu vasiyetnamenin TMK m.596 be 597 hükümlerine uygun olarak açılması ve ilgililere okunup tebliğ edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, vasiyetname kesinleşmez ve yerine getirilme olanağı söz konusu olmaz.
Miras bırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslim edilmesi zorunludur. Vasiyetnameyi düzenleyen veya muhafaza eden görevli ya da miras bırakanın arzusu üzerine saklayan veya başka surette ele geçiren ya da ölenin eşyası arasında bulan kimse, ölümü öğrenir öğrenmez teslim görevini yerine getirmekle yükümlüdür; aksi takdirde bu yüzden doğacak zarardan sorumludur.
Vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi tarafından açılır ve ilgililere okunur. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağırılır.
İlgili Yargıtay Kararları
Vasiyetnamenin Tenfizi İstemi
Yargıtay 3. Hukuk Dairesine göre, “Hukuk Genel Kurulu'nun 13.2.1991 gün 648-65 Sayılı kararında vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Bu tesbit başlı başına aynı bir hakkın geçirimini sağlamaz. Vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi için herşeyden önce vasiyetnamenin usulüne uygun açılıp okunduğunun ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. TMK'nın 596.maddesinde vasiyetnamenin mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi tarafından açılıp, ilgililere okunacağı, 597.maddesinde de, mirasta hak sahibi olanların herbirine gideri terekeye ait olmak üzere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneğinin tebliğ edileceği hükme bağlanmıştır.
Sulh hakiminin görevi, vasiyetnameyi belirlenen günde açarak, açılıp okunduğunu tutanağa geçirilmesini ve tutanağın altının hazır bulunanlar tarafından imzalanmasını sağlamak ve böylece açılma ve okunma işleminin tespitine karar vermek ve kararla birlikte açılan vasiyetnamenin örneğini ilgililere tebliğ etmek, mirasçılara istekleri halinde bir mirasçılık belgesi vermek ve terekeye dahil malları yasal mirasçılara geçici olarak teslim etmek yahut resmi yönetimi emretmekten ibarettir. Bu bağlamda, vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Zira, vasiyetname, Sulh Hukuk Mahkemesince usulüne uygun açılıp, okunmadıkça yerine getirilmesi istenemez.
Somut olayda, dava dilekçesine ekli ....Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 05.06.1995 tarihli ve 1994/578 E., 1995/521 K.sayılı muris ...'in mirasçılık belgesi incelendiğinde; birden fazla mirasçısı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu ... Noterliğinin 03.11.1976 tarihli ve 039615 yevmiye numaralı vasiyetnamesi incelendiğinde, murisin mirasçıları dışında vasiyet alacaklıları da atadığı görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dava dosyasının incelenmesinde ise; ilgili Noterliklerin ihbarı üzerine, .... Savcılığı tarafından muris ...'in.... Noterliğinin 03.11.1976 tarihli ve 39615 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ve yine ... Noterliğinin 01.02.1985 tarihli ve 07886 yevmiye numaralı vasiyetnamelerinin gereği için ...Sulh Hukuk Mahkmesine gönderildiği, vasiyetnamelerin açılmasına ilişkin dosyanın Mahkemenin 1993/161 Esasına kaydedildiği anlaşılmaktadır. ....Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1994/14 E., 1994/115 K.sayılı kararı ile de murisin ....Noterliğinin 23.12.1992 tarihli ve 64806 yevmiye numaralı vasiyetnamesinin açılıp okunmasına ilişkin davanın 1993/161 Esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür. 1993/161 Esas sayılı dosyada, murisin mirasçılarından yalnızca birinin hazır olduğu 31.12.1993 tarihli celsede, 39615 ve 7886 yevmiye numaralı vasiyetnamelerin okunduğu görülmüştür. 30.09.1994 tarihli ve 1993/161 E., 1994/92 K.sayılı gerekçeli kararda ise; muris ...'in ...Noterliğince düzenlenen 01.02.1985 tarihli ve 07886 yevmiye numaralı vasiyetnamesinin okunduğu, mirasçıların tenfiz talebinde bulunmadıkları, bir kısım mirasçıların da vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası açacaklarını bildirdiklerinden, ilgili davaları açmak üzere okunan vasiyetnamenin işlemden kaldırılmasına, vasiyet alacaklısının talebi halinde mirasçılık belgesi verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu gerekçeli kararın başlığında murisin mirasçılarının kimler olduğunun belirtilmediği gibi, vasiyetnamelerin ekli olduğu gerekçeli kararın mirasçılara ve vasiyet alacaklılarına tebliğ edilmediği, 28.01.2020 tarihli kesinleşme şerhinde ise; "hüküm tebliğ edilecek kimse olmadığından hükmün 28.01.2020 tarihinde kesinleştiği tasdik olunur" ifadesinin yer aldığı görülmüştür. O halde mahkemece; Sulh Hukuk Mahkemesince usulüne uygun açılıp okunmuş bir vasiyetname bulunmadığı ve vasiyetnamenin yerine getirilmesinin istenemeyeceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir. (Y. 3.HD. Esas no: 2020/1594, Karar No: 2020/2305, Karar Tarihi: 12.03.2020).
Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması ile Vasiyetnamenin Tenfizi İstemi
Yargıtay 3. Hukuk Dairesine göre, “Dava vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ile vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) istemine ilişkindir. Somut olayda davacının açtığı dava ile; murisin 17.09.2011 tarihinde düzenlediği; "Ben ..., oğlum gibi olan ve benim için oğlum olan … doğumlu ...'ın tek mirasçım olduğunu, benim defnim ile ilgili ve diğer işleri ve işlemleri yürütmekle ilgilenmesini vasiyet ederim." içeriğindeki el yazılı vasiyetnamenin Leverkusen Asliye Hukuk Mahkemesince açılıp okunduğundan bahisle, öncelikle söz konusu vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasını ve ikinci olarak da söz konusu vasiyetnamenin tenfizini (yerine getirilmesi) talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacının terditli talebi karşısında mahkemece öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması talebi yönünden yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir. Davacının ikinci talebi olan vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) talebi ancak vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması hali için söz konusu olabilecektir.
MK. m.600 uyarınca; muayyen mal vasiyetinde, vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Medeni Kanunun 600. maddesi, muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz (Nitekim değişiklik öncesi medeni kanun 541 metninde "kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimse" ifadesi kullanılmaktadır). Atanmış mirasçılarda ise miras, mirasbırakanın ölümü ile kazanılır (TMK. md.599/3). Mirasçı atanan kişi, mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına, dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur.
Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi (TMK. md.598/2) yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda (resmi senet düzenlenmeksizin ) tescili mümkündür (Tapu Sicili Tüzüğü md.21/a).Bu durumda davacı; TMK madde 598/2 uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir. Söz konusu yasal düzenlemeler dikkate alındığında; davacının ikinci talebi olan vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) talebinin dava konusu vasiyetnamenin içeriği itibariyle muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp mirasçı atanmasına ilişkin olduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekecektir. Bu itibarla, mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerekmiştir.” denilmektedir. (Y. 3.HD. Esas no: 2019/5335, Karar No: 2020/3236, Karar Tarihi: 22.06.2020).
Kaynakça:
Aydemir E./Memiş Y./Ruhi, A./Uçakhan, S./Bahadır, Ç.: Hukuk Davaları, Ankara, 2016
Günay, E.: Sulh Hukuk Mahkemesi Davaları, Soru ve Cevaplarla Miras El Kitabı, Ankara, 2019.
İmre, Z./Erman, H.: Miras Hukuku, Ankara 2022.
Hatemi, H.: Miras Hukuku, İstanbul, 2022.
Yargıtay Kararları.