VASİYETNAMENİN İPTALİ DAVASI
Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ
Vasiyetnamenin iptali, hukuken geçersiz veya sakat olan vasiyetnameler için mümkündür. Türk Medeni Kanunu 502 ve devamı maddelerinde, ölüme bağlı bir tasarruf olarak vasiyetnamenin türleri ve geçerlilik şartları düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu 557 ve devamı maddelerinde ise vasiyetnamenin iptali konusu düzenlenmiştir. Buna göre düzenlenmiş bir vasiyetnamenin iptali, ancak dava yoluyla istenebilir.
Vasiyetin iptal davası, miras bırakanın tasarrufun tümünü veya vasiyetin bir kısmının iptaline ilgili olabilir. Kısmi vasiyetname iptal davalarında iptal edilmeyen kısım hükmünü sürdürür. Ancak iptal gerekçesi ehliyetsizlik ya da şekil noksanlığı ise kısmi iptal söz konusu değildir.
Vasiyetnamenin iptali davasının görülebilmesi için öncelikle vasiyetnamenin açılması gereklidir. Vasiyetname usulünde açılıp ilgililere tebliğ edilmeden kanuni süreler işlemeye başlamaz. Dava hak düşürücü sürelere tabidir. Mirasçılar için iptal sebebini öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl ve her durumda vasiyetname açılma tarihinden itibaren iyi niyetli davalılara karşı 10 yıl kötü niyetli davalılara karşı ise 20 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Ayrıca hükümsüzlük ise defi yoluyla her zaman ileri sürülebilmektedir. İptal kararı vasiyeti yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıran, geçmişe de etkili bir karardır.
Resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenir. Resmi memur, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Miras bırakan, noter huzurunda olmaksızın kendi el yazısı ile de vasiyetname düzenleyebilir. El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başsından sonuna kadar miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
Miras bırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için miras bırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.
Uygulamaya bakıldığında miras bırakanın farklı tarihli vasiyetnamelerin ortaya çıkması halinde vasiyet alacaklıları arasında kendi yararlarına olan vasiyetlerin geçerli olup olmadığı yönünde çekişmenin çıktığı gözlemlenmektedir. Böyle durumlarda vasiyet edenin iradesi önemlidir.
İlgili Yargıtay Kararları
Vasiyetnamenin İptali İstemi
Yargıtay 3. Hukuk Dairesine göre, “Mahkemece; Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 29/05/2017 tarihli raporuna göre, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetine haiz olduğu, vasiyetnamenin baskı altında düzenlendiği iddia edilmiş ise de bu konuda delil sunulmadığı, davacı tarafın mirasbırakanın hastalığı ile ilgili tanık dinletmek istediği, bu suretle mirasbırakanın vasiyetnameyi bilerek ve isteyerek düzenlediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararındaki gerekçelere göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
TMK'nın 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar;
a- )Ehliyetsizlik,
b- )Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması,
c- )Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması,
d- )Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.
TMK'nın 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak vasiyetnamenin iptali istenilemez.
Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde; vasiyetname tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olmadığı iddiasının yanında davalı tarafından mirasbırakana uygulanan korkutma ve zorlama sonucunda vasiyetnamenin düzenlendiğini ileri sürmüş, bu iddiasının ispatı için de tanık deliline dayanmıştır. Ne var ki, ilk derece mahkemesince, tanık delilinin yalnızca fiil ehliyetinin olmadığı yönündeki iddianın ispatı için gösterildiği yönündeki yanılgılı degerlendirme sonucunda, davacının bildirdiği tanıklar dinlenmeden hüküm kurulmuştur. O halde ilk derece mahkemesince; davacının iddiasının ispatı için sunduğu tanıkların usulünce dinlenilmesi, sonrasında toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.” denilmektedir. (Y. 3.HD. Esas no: 2021/43, Karar No: 2021/3897, Karar Tarihi: 12.04.2021).
Vasiyetnamenin İptali İstemi
Yargıtay 3. Hukuk Dairesine göre, “TMK'nın 535. maddesi; “Miras bırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, dava konusu vasiyetname incelendiğinde, mirasbırakanın okur yazar olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, tanıklar hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetçinin son arzularını içerdiğini belirtmeleri ve bu beyanlarının altını imzalamaları gerekmektedir. TMK'nın 535.maddesinde öngörülen ilkeler geçerlilik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar. Ne var ki, vasiyetnamede tanıkların “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” gösteren beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar. Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince, TMK'nın 535. maddesinde öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.” denilmektedir. (Y. 3.HD. Esas no: 2020/12206, Karar No: 2021/3640, Karar Tarihi: 05.04.2021).
Kaynakça:
Aydemir E./Memiş Y./Ruhi, A./Uçakhan, S./Bahadır, Ç.: Hukuk Davaları, Ankara, 2016
Günay, E.: Sulh Hukuk Mahkemesi Davaları, Soru ve Cevaplarla Miras El Kitabı, Ankara, 2019.
İmre, Z./Erman, H.: Miras Hukuku, Ankara 2022.
Hatemi, H.: Miras Hukuku, İstanbul, 2022.
Yargıtay Kararları.