TEHİR-İ İCRA - İCRANIN GERİ BIRAKILMASI
Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ
İlamlı
İcra Takibi
İlamlı
icra takibinin dayanağı olan belge ilâm veya ilâm niteliğinde sayılan
belgelerden olmalıdır. Başlangıçta,
ilam ve ilam niteliğindeki belgeleri açıklamak gerekmektedir. Mahkeme
kararlarının taraflara verilen hüküm nüshasına ilam denir, buradaki ilam ile anlatılmak
istenen mahkemelerce verilen nihai kararlardır. Mahkeme tarafından verilen ara
kararlar tek başına icraya konu edilemezler.
Mahkeme ilamlarının
dışında İcra İflas Kanunu düzenlemeleri ile bazı belgeler ilam niteliğinde
belge olarak kabul edilerek bunların takibi ilâmların icrası hakkındaki hükümlere
tabi kılınmıştır. Kanunda
ifade edilen; mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu
ikrarını içeren noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra
dairesindeki kefaletler, ilâmların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bunlara
ek olarak bazı özel kanunlarda da ilam niteliğinde belgeler belirtilmiştir.
Bir mahkeme
ilamı aleyhine istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulması o ilamın icra
edilmesine engel olmayacaktır. Bu
sebeple kararın kesinleşmesi icra edilebilirliği etkilememektedir. İlamlı icra
takibinde; alacaklının elinde borçlusuna karşı almış olduğu bir mahkeme ilamı
vardır ve alacaklı bu ilam ile icra dairesine başvurarak ilamlı icra takibi
yapar. Borçlu kendisine kanunda tanınan süre içinde ilam konusu borcu yerine
getirmez ise icra dairesi tarafından zorla icra edilir. Bu noktada alacaklının
alacağı bir mahkeme kararı ile tespit edildiğinden borçlu bir itirazda bulunamaz.
Kesinleşmesine
gerek olmaksızın icra edilebilecek olan bir ilamlı icra takibinde borçlu, ilamlı icra takibinin durmasını
sağlayan icranın geri bırakılması ve kanunda öngörülen bazı yasal yollara
başvurması ile icra baskısından kurtulabilecektir.
İcranın
Geri Bırakılması Kurumu
İlamlı icra
takibinde borçlunun takibe itiraz etmesi takibi durdurmamaktadır. Buna karşın aleyhinde ilamlı icra
takibi başlatılan borçluya, bazı hallerde bu takibe karşı koyma imkanı
sağlanmıştır. İcranın geri bırakılması, ilamlı icrada borçluya kanun yolu
aşamasında icrayı erteleme imkanı sağlamaktadır. Uygulamada, maddenin eski metninde
olduğu şekilde “tehir-i icra” terimi ile kullanılmaya devam
etmiştir.
İcranın geri
bırakılması ile sıkı şekil şartlarına bağlı olarak takibe karşı koyma şansı
tanımaktadır.
Borçlunun telafisi mümkün olmayan zararlardan korunması amaçlanmaktadır. Borçlunun
icra mahkemesine yapacağı icranın geri bırakılması talebi bir dava değildir.
Buradaki icra emrine itiraz ilam konusu borcun itfa edilmiş, ertelenmiş veya
zamanaşımına uğramış olması sebeplerinden birisi ile icra mahkemesince ilamın
icrasının geri bırakılmasını sağlayan bir yoldur.
Mahkemenin
icranın geri bırakılması talebi üzerine yapacağı inceleme, ilamın yerine
getirilmesine engel olan bir hukuki sebebin varlığı konusuyla sınırlı kalır. Mahkemece ilamın denetlenmesi
söz konusu olmayacaktır. İcra mahkemesi, icranın geri
bırakılması talebinin kabulüne veya reddine ilişkin vereceği karar, sadece
takip hukuku ile sınırlı bir etki yaratacaktır.
İcranın Geri Bırakılması Kararı ve Nasıl
Verileceği
İcranın geri
bırakılması talebi, ilamlı takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu icra
mahkemesine yazılı bir şekilde yapılması gerekir. İcra emrine itiraz yani icranın
geri bırakılması talebi, ilamlı icra takibini tek başına kendiliğinden durdurmayacaktır.
İlamlı icra takibini icra mahkemesinin vereceği icranın geri bırakılması kararı
ile duracaktır.
Uygulamada
icra takibinin borçlusu, icraya konu olan dava dosyasını icranın geri
bırakılması talepli olarak kanun yoluna müracaat ettiğine, bir başka deyişle
istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurduğuna dair mahkemeden bir derkenar alır. Borçlu almış olduğu bu derkenar
ile birlikte mehil vesikası alabilmek amacı ile icra dairesine talepte bulunur.
Mehil vesikası, mahkemeden tehir-i icra
kararı getirilebilmesi için belirlenen süreyi gösteren belgedir. İcranın
geri bırakılması için borçlunun icra dosyasında mevcut bulunan borç bedelinin
ve ilave olarak bu bedelin üç aylık faiz bedelinin dosyaya teminat olarak
yatırılması gerekmektedir. Teminat, nakit veya uygulamada (genellikle) olduğu
şekli ile teminat mektubu şeklinde yatırılabilecektir.
Teminat
şartını yerine getiren borçluya tehir-i icra kararı alınması ve bunun sunulması
için makul bir süre verilir.
Mehil vesikası, teminat yatırılmadan talep edilemeyecektir. İcranın geri
bırakılması yani tehir-i icra kararı, icra takibinin yapıldığı yerde bulunan
İcra Mahkemesince verilecektir.
İcra
Mahkemesi tarafından icranın geri bırakılmasına ilişkin verilen kararlar, maddi
anlamda kesin hüküm teşkil etmemektedir. Bu sebeple alacaklının genel mahkemelerde
alacak davası açması veya borçlunun genel mahkemelerde menfi tespit yahut
istirdat davası açma hakkı bulunmaktadır. İcra mahkemesinin İcra ve İflas
Kanunu madde 363’te sayılanlar dışındaki tüm kararlarına karşı istinaf
sınırının aşılması halinde tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde
istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
İlgili Yargıtay Kararları
Mahkemece On Yıllık Zamanaşımı
Gerçekleştiğinden İstemin Kabulü ile Zamanaşımı Nedeniyle İcranın Geri
Bırakılmasına Karar Verilmesi Gerekirken İstemin Reddine Dair Karar Verildiği
Yargıtay 12. Hukuk Dairesine göre, “Alacaklı
tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun
icra mahkemesine başvurusunda; takibin borca itiraz üzerine durduğu, alacaklı tarafında
açılan itirazın iptali davasına ilişkin hükmün temyiz edilmesi üzerine kısmen
bozulduğu, bozma kararına karşı yapılan karar düzeltme talebinin
19.03.2007 tarihinde reddedildiği, bu tarihten itibaren 10 yıl boyunca
zamanaşımını kesen veya durduran herhangi bir icra takip işlemi bulunmadığı
ileri sürülerek muhtıranın ve takibin iptalinin talep edildiği, ilk derece
mahkemesince, icra mahkemesinde görülen şikayetin 06.02.2016 tarihinde
kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddedildiği, borçlu tarafından istinaf
yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçluya muhtıra
gönderilmesinin talep edildiği ve takibi ilerletici takip işlemlerinin
bulunduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b(1) maddesi
uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına
tabidir. Aynı Kanunun 154. maddesinde alacaklının dava yoluyla mahkemeye
başvurması zamanaşımını kesen sebeplerden sayılmış ise de anılan maddede
mücerret dava açılmasından söz edilmektedir. İcra
mahkemesinde icra takibine yönelik itiraz ve şikayetler bu dava kapsamı içine
girmez. Borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan hesap tablosuna ilişkin
şikayet ve mahkemece verilen kararın temyizi icra muamelelerini durdurmadığı
gibi tek başına da zamanaşımını kesmez. Aynı şekilde İİK'nun 22. maddesine
göre; “şikayet, icra mahkemesince karar verilmedikçe icrayı durdurmaz.” Ancak
icra mahkemesince takibin tedbiren durdurulmasına dair bir karar verilmişse
zamanaşımı bu süre içerisinde işlemez.
Takip dosyası incelendiğinde; borçlu aleyhinde genel
haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, itiraz
üzerine takibin durduğu, itirazın iptaline ilişkin İstanbul 9. Asliye Ticaret
Mahkemesi’nin 16.12.2004 tarih ve 2000/1093 E. - 2004/1258 K. sayılı ilamı ile
davanın kısmen kabulü ile takibin 47.071 USD üzerinden devamına karar
verildiği, bu hükmün temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 21.04.2006
tarih ve 2005/7875 E. - 2006/4327 K. sayılı kararı ile itirazın iptaline
ilişkin kısmın onandığı, işbu onama kararına karşı başvurulan karar düzeltme
isteminin ise 19.03.2007 tarihinde reddedilerek itirazın iptaline ilişkin
hükmün bu tarihte kesinleştiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, takip dosyasında alacaklı tarafından
belli dönemlerde dosya borcunun hesaplanarak borçluya muhtıra çıkartılması
talep edilmiş ise de ödeme muhtırasının gönderilmesine ilişkin talepler
zamanaşımını keser nitelikte icra takip işlemi değildir. Ayrıca,
Bölge Adliye Mahkemesi’nin de kabulünde olduğu üzere, borçlunun icra
mahkemesine yaptığı 13.07.2010 tarihli hesap tablosuna ilişkin şikayeti tek
başına zamanaşımını kesmediği gibi icra mahkemesince takibin durdurulmasına
ilişkin bir karar verilmediği de görülmektedir.
O halde, ilk derece mahkemesince, 19.03.2007 ile
şikayet tarihi olan 03.04.2017 tarihleri arasında on yıllık zamanaşımı
gerçekleştiğinden istemin kabulü ile İİK'nun 71/son maddesinin göndermesiyle
aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına
karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddine dair hüküm tesisi
isabetsizdir.” denilmektedir. (Y. 12.HD. Esas no: 2019/10600,
Karar No: 2020/4265, Karar Tarihi: 10.06.2020).
Yargıtayca Hükmün Bozulması Halinde Teminatın
Geri Verilip Verilmeyeceği Hakkında
Yargıtay 12. Hukuk Dairesine göre, “Alacaklı
tarafından borçlu hakkında ihtiyati haciz kararına dayanılarak genel haciz
yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde alacaklının icra mahkemesine
başvurusunda; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/95 D. İş sayılı
dosyasından ihtiyati haciz kararı ile seferden men kararı verildiğini, borçlu
tarafından teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasının talep
edildiğini, mahkemece talebin kabul edilmesi üzerine icra dosyasına dosya
borcunu karşılayacak miktarda teminat mektubu sunulduğunu, borçlunun takibe
itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasında ise itirazın kısmen kabulüne
karar verildiğini ve tehiri icra kararı getirebilmek için borçlu tarafından
başka bir teminat mektubu sunulduğunu, ancak bu teminat mektubu sunulurken
ihtiyati haczin kaldırılması için sunulan teminat mektubunun iadesinin talep
edildiğini, icra müdürlüğünce 26/11/2020 tarihli karar ile teminat mektubunun
iadesine karar verildiğini, icra müdürünün bu işlemin iptalinin talep edildiği,
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine hükmedildiği, alacaklı vekili
tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince,
alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği
anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 266. maddesinde;
\"Borçlu para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut
tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti
göstermek şartıyla ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir.
Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.\" hükmü yer
almaktadır. Aynı kanunun “İcranın geri bırakılması için
verilecek süre” başlıklı, 36. maddesinin 1. ve 6. fıkralarında; “İlâma karşı
istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî
bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya
kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham
veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun
hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz
ise icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi
veya Yargıtaydan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir
süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir. Bölge Adliye
Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtayca hükmün
onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın
teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre
icra dairesince paraya çevrilir. İlâm alacaklısının teminat üzerinde rüçhan
hakkı vardır” hükmüne yer verilmiştir.
İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2018/32542 Esas sayılı
takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine İstanbul
17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/95 D.iş sayılı dosyasından verilen
ihtiyati haciz kararına istinaden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ihtiyati
haciz kararına istinaden davalı borçluya ait 8811390 İMO numaralı Türk bayraklı
M/V \"Bakü\" isimli gemi hakkında seferden men kararı uygulandığı, davalı
borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı
tarafından İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/452 Esas sayılı dava
dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda
06/10/2020 tarih 2018/452 - 2020/216 E.K. sayılı ilamı ile itirazın asıl alacak
ve vekalet ücreti bakımından kısmen iptaline karar verildiği, borçlu tarafından
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ilamın tehiri icra talepli
olarak istinaf edildiği ve 394.943,04 TL tutarında kesin ve süresiz teminat
mektubunun dosyaya sunulduğu, borçlu tarafından İstanbul 11. İcra Hukuk
Mahkemesinin 2020/706 Esas sayılı dosyasında açılan ihtiyati haczin
kaldırılması davasında mahkemece verilen tensip tutanağı ile dosya borcunu
karşılar teminatın yatırılması halinde ihtiyati haczin teminat mektubu üzerine
kaydırılmasına dair karar verildiği ve davalı borçlu tarafından 319.000,00 TL
tutarında kesin ve süresiz teminat mektubunun sunulduğu, borçlunun 26.11.2020
tarihli talebi üzerine icra müdürlüğünce İİK 266. maddesi
gereğince dosyaya sunulan teminat mektubunun iadesine karar verildiği
anlaşılmaktadır. Somut olayda, Bölge Adliye
Mahkemesince icranın geri bırakılması kararı getirilene
kadar takibin durdurulmasını sağlamak için İİK 36. maddesi gereğince yatırılan
teminat, İİK 266. maddesinde öngörülen koşulların yerine getirilmesi ile bu
madde kapsamında takip dosyasından konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılarak
ihtiyati haczin teminat üzerine devamına dair karara dayanak olarak alınan
teminattan farklıdır ve birbirinin yerine geçememektedir.
Öte yandan, İİK 36/5 maddesine göre; Bölge adliye
mahkemesince, başvurunun haklı görülmesi hâlinde
teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verileceği Yargıtayca
hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre
teminatın geri verilip verilmeyeceğine bozma sonrası esası
inceleyecek mahkemece kesin olarak karar verileceğinden, İİK 36/5 . maddesi
gereğince teminatın iadesine karar verilmesi halinde dahi takip dosyası
kapsamında İİK 266. madde gereği alınan teminatın varlığını koruyacağı
tartışmasızdır. O halde, ilk derece mahkemesince alacaklının
şikayetinin kabulü ile 26.11.2020 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline
karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ve Bölge Adliye
Mahkemesi’nce de istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi isabetsiz olup, İlk
Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.” denilmektedir. (Y. 12.HD. Esas no: 2022/4099,
Karar No: 2022/11439, Karar Tarihi: 03.11.2022).
Dava Açma Süresinin İcranın Geri Bırakılmasına
Dair Kararın Alacaklıya Tebliğinden İtibaren Başlayacağı Hakkında
Yargıtay
19. Hukuk Dairesine göre, “Dava,
kaynağını İİK.nun 33/a maddesinden alan takibin geri bırakılmasına
ilişkin kararın kaldırılması, icra takibinin devamı, takibin zamanaşımına
uğramadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddi
gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, icra mahkemesi kararının 28.03.2006
tarihinde kesinleştiği, bu davanın İİK.nun 33/a maddesinde öngörülen 7 günlük süre geçirildikten
sonra açıldığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı
vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nun 33/a maddesinin 2. fıkrası hükmüne dayanmaktadır.
Anılan yasa hükmüne göre alacaklı, icranın geri bırakılması kararının
kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra zamanaşımının vaki olmadığını ispat
sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Görüldüğü
gibi dava açma süresi icranın geri bırakılmasına dair kararın kesinleştiği
tarihten değil, kararın kesinleştiğinin alacaklıya tebliğ edildiği tarihten
itibaren başlar. Somut
olayda icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin alacaklıya tebliğine
ilişkin bilgi ve belgeye dosyada rastlanılamamıstır. Mahkemece bu yönler
gözetilmeden 7 günlük sürenin kesinleşme tarihinden itibaren başladığı
gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilmektedir. (Y. 19.HD. Esas no: 2008/2141, Karar No: 2008/9873,
Karar Tarihi: 21.10.2008).
Borçlunun Mehil
Vesikası Alınması Sırasında Yatırılan Teminatın O Tarih İtibariyle Dosya
Alacağının Ferileri ile Birlikte Tamamını Karşılayıp Karşılamadığı Hakkında
Yargıtay 12. Hukuk Dairesine göre, “ Borçlular, İİK'nun 266. maddesi uyarınca
teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talebinde bulunmuş
olmakla, mahkeme kararı temyizi kabil bir karar olup, esasının incelenmesi
gerektiğinden, borçluların karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Yargıtay 8.
Hukuk Dairesi’nin 24/10/2017 tarih, 2015/12113 E. - 2017/13577 K. sayılı ve
kararın kesin olduğundan bahisle verilen temyiz dilekçesinin reddine ilişkin
kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verildikten sonra, borçluların
icra mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi:
Alacaklı tarafından ihtiyati haciz kararı ile birlikte ilama dayalı olarak
başlatılan ilamlı takipte, ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/305 E. -
2014/601 K. sayılı dosyasından verilen ilamın infazı için ihtiyati haciz kararı
alındığı, aynı ilama dayanılarak ilamlı takibe geçildiği, icra dosyasından
ihtiyati haciz uygulanmasının talep edildiği, borçlunun başka bir dosyadan
satış memurluğu tarafından ödenecek alacakları üzerine ihtiyati haciz
konulduğu, borçluların, icra mahkemesine başvurularında, icra dosyasına
dosya borcuna yeter miktarda teminat mektubu sunduklarını ve Yargıtay'dan
tehiri icra kararı getirene kadar mehil verilmesi talebinde bulunduklarını
beyanla İİK.'nun 266. maddesi uyarınca ihtiyati haczin kaldırılmasını talep
ettikleri, mahkemece, istemin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK'nin 266. maddesinde; “Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya
esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka
kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden
isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer” hükmü
yer almaktadır. Anılan madde gereğince, borçlunun ihtiyati haczin
kaldırılmasını talep edebilmesi için, tüm dosya borcunu karşılayacak miktarda
ve anılan maddede yazılı olan teminatların gösterilmesi gerekir. Öte
yandan, İİK'nin 36. maddesi gereğince; ilâmı temyiz eden borçlu, hükmolunan
para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan
para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır
rehin veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehin veya muteber banka kefaleti
gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz
ise, icranın geri bırakılması için Yargıtay’dan karar almak
üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.
İİK'nin 85. maddesi uyarınca, borçlunun mal ve
haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına
yetecek miktarı haczolunur. Buna göre, dosya alacağının tamamının icra
müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizler aşkın hale geleceği gibi,
hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından
kaldırılmaları gerekir. Yargıtay'dan
tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi
için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine
geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari
ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması
halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği kuşkusuz olduğu gibi, hacizlerin
devam etmesi İİK'nin 85/son maddesiyle de bağdaşmayacaktır. Somut olayda, şikayetçi
borçlular tarafından, takip dosyası kapsamında, Ziraat Bankasınca düzenlenen
15/04/2015 tarihli 79.971,05 TL miktarlı, kesin ve süresiz teminat mektubu icra
dosyasına sunularak 20/04/2015 tarihinde mehil vesikası alındığı görülmektedir.
Bu durumda, teminat mektubunun sunulduğu tarih itibariyle dosya hesabında
tespit edilen tüm dosya borcu tutarını (asıl alacak ve fer'ileri) karşılar
miktar icra dairesine sunulmak suretiyle dosya borcu depo edilmiş ise, İİK'nun
266. maddesi koşulları yerine getirilmiş olacağı gibi daha önce konulmuş
bulunan hacizlerin de aşkın hale geleceğinin kabulü gerekir. O halde,
mahkemece, borçlular tarafından mehil vesikasının alınması sırasında yatırılan
teminatın, o tarih itibariyle dosya alacağının fer'ileri ile birlikte tamamını
karşılayıp karşılamadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar vermesi
gerekirken, yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi
isabetsizdir.” denilmektedir. (Y. 12.HD. Esas no: 2018/8352, Karar No: 2018/13488,
Karar Tarihi: 13.12.2018).
Kaynakça:
Aydemir
E./Memiş Y./Ruhi, A./Uçakhan, S./Bahadır, Ç.: Hukuk Davaları, Ankara, 2016
Baki,
K.: İcra İflas Hukuku El Kitabı, Ankara,
2013.
Kuru,
B./Aydın, B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku, İstanbul,
2021.
Uyar,
T.: İcra İflas Kanunu Şerhi, 2009.
Yargıtay
Kararları.