GENEL HACİZ YOLUYLA İCRA TAKİBİ VE İTİRAZ

GENEL HACİZ YOLUYLA İCRA TAKİBİ VE İTİRAZ

GENEL HACİZ YOLUYLA İCRA TAKİBİ VE İTİRAZ 

 

İCRA TAKİBİ NEDİR?

İcra takibi, alacaklının alacağına kavuşabilmek için kanunda düzenlenen usule uygun bir biçimde icra dairesine başvurduğu, bu alacağın tahsili amacıyla icra dairelerinin cebri icra yetkisini kullandığı hukuki bir yoldur. Bu cebri icra işlemleri İcra Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilir. İcra takip işlemleri ilamlı ve ilamsız icra olarak ikiye ayrılır.

 

İLAMLI İCRA TAKİBİ

İlam, mahkeme kararı demektir. Eğer alacaklının elinde alacaklı olduğuna dair bir mahkeme kararı varsa (bu kararın kesinleşip, kesinleşmemesi önemli değil) bu karar ilamdır. Bu mahkeme kararına dayanılarak başlatılan takibe, ilamlı icra denir. İlamlı icra iki şekilde gerçekleştirilir. Bunlardan ilki para ve teminat dışındaki başka borçların ilamlı icrası diğeri ise para ve teminat hakkında ilamlı icralardır. Alacaklı taraf; alacağı için önceden alınan mahkeme kararı ya da yasal ilam hükmü bulunan belgeyle talep ederse; borçlu taraf, ilam icra takibine itiraz hakkına sahip değildir. İlamlı icra takibinde ikinci şekil ise ilamlı icra takibi ile borçlu tarafa ödeme emri yerine icra emri tebliğ edilir. İlamlı icra takibinde; alacaklı taraf, kural gereği icra takibini başlatmak adına, hükmün kesinleşmesini beklemesine gerek yoktur. Hüküm kesinleşmemiş olsa da borçluya takip talebinde bulunabilir.

İcra İflas Kanunu’nun 38.maddesinde ilam niteliğindeki belgeleri saymıştır. Bu belgeler; mahkeme huzurunda yapılan sulh, mahkeme huzurunda yapılan kabuller, para borcu ikrarını içeren düzenleme şeklinde hazırlanan noter senetleri, istinaf kefaletnameleri, temyiz kefaletnameleri, icra dairelerindeki kefaletnamelerdir. İcra İflas Kanunu m.38 de yukarıda yer alan belgeleri işaret ederek ‘’ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir.’’ ifadesi kullanılarak bu belgelerin ilam niteliğinde olduğu vurgulanmıştır.

Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2018/5079 Esas, 2019/810 sayılı kararında: ‘’Tedbir nafakasına ilişkin ara karar ilam olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden de değildir. Dolayısıyla ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olmadığından ilamlı takip konusu yapılamaz.

Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği hususu res'en gözetilerek, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.’’  Şeklindedir. Yargıtay tedbir nafakasını ilam olmadığını ve ilam niteliğine haiz belge de olmadığını söylemiştir. Bu sebeple tedbir nafakasına ilişkin alacakta ilamsız icra yoluna gidilmelidir.

 

İLAMSIZ İCRA TAKİBİ

İcra hukukunun temelinin ilamsız icra olduğu söylenebilir. İlamsız icra, bir mahkeme kararına veya bir kambiyo senedine dayanmak zorunda olmadan başlatılan icra çeşididir. Herhangi bir para alacağı veya teminat alacağı için ilamsız icra yoluna gidilebilir. Bu takip çeşidinde alacaklı, önceden mahkemede dava açıp ilam elde etmeye mecbur olmaksızın doğrudan icra takibi başlatabilir. Hatta ilamsız icra takibi başlatabilmek için alacaklının elinde herhangi bir belge veya senet olmasına da gerek yoktur. Ancak ilamsız icra sadece para ve teminat alacakları için mümkündür. Yine Yabancı Devlet aleyhine de ilamsız icra takibi yapabilmek mümkün değildir. Kanun koyucu ilamsız icra takibinin kötü niyetle kullanılmaması için itiraz yolunu getirmiştir. Yazımızın devamında itiraz yolundan da bahsedeceğiz.

İlamsız icra; genel haciz yoluyla icra takibi, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ve kiralanan taşınmazların ilamsız icra yolu ile tahliyesi olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

 

GENEL HACİZ YOLU İLE İCRA TAKİBİ

Genel haciz yoluyla icra takibinin konusu, bir miktar para borcunun ödenmesine veya bir teminat verilmesine ilişkin alacaklardır. Kısacası konusu para ve teminat alacaklarıdır.  Bu yol para alacağını tahsil etmek için kullanılan en yaygın icra takip yoludur. Para alacağı özel hukuktan doğan her türlü para alacağı olabilir. Para ile anlatılmak istenen Türk parasıdır. Yabancı para ile takip yapılamaz, ancak vade veya fiili ödeme tarihinde kur üzerinden Türk parasına çevrilerek takip başlatılabilir. Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2008/6905 Esaslı 2008/9441 sayılı kararında: ’Alacağın Türk Parası ile tutarının takip talepnamesinde gösterilmesi zorunludur. Aynı zorunluluk ödeme emri içinde geçerlidir. İncelenen takip dosyasında, ödeme emrinde söz konusu yasa hükmünün yerine getirilmediği görülmüştür. Bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır.’’ Konusu altın olan alacaklar için ilamlı icraya başvurulabilir. Eğer alacak rehinle teminat altına alınmışsa doğrudan genel haciz yoluyla takip yapılamaz. Kural olarak önce rehin paraya çevrilmeden genel haciz yoluyla takip yapılması yasaktır.

 

 

GENEL HACİZ YOLULA İCRA TAKİBİNDE YETKİ

Yetkili icra dairesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki genel hükümlere göre belirlenir. İlamsız icrada yetki konusu İcra İflas Kanunu’nun 50. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde şöyledir:

‘’Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.’’  Söz konusu hükme göre, ilamsız icrada yetki konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu (m.5-19) hükümleri uygulanır. Buna göre; ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi, borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesidir (HMK m.6). Borçlu birden fazla ise takip, bunlardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde açılabilir. Ancak takibin konusuna göre kanunda borçluların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan icra dairesi belirtilmişse, takip o yer icra dairesinde görülür (HMK m.7). Haksız fiilden doğan para alacaklarında, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yerindeki icra dairesi de yetkilidir. Alacaklı seçimlik yetki hakkını kullanarak söz konusu yerlerden birinde takip başlatabilir.

Sözleşmeden doğan para alacaklarında ise genel yetkinin haricinde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinde de takip edilebilir. Sözleşmenin ifa edileceği yer tarafların açık veya zımni iradelerine göre belirlenir. Bu iradenin sözleşmeden anlaşılamadığı hallerde, kanuni ifa yerine başvurulur (TBK m.89). İcra takibinin konusu sözleşmeden doğan bir para borcu ise ve sözleşmede aksine bir hüküm yoksa bu para borcu alacaklının ifa zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Bu durumda, para borcunun ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan, alacaklı kendi yerleşim yerinde de icra takibi yapabilir. Ayrıca alacaklı sözleşmenin yapıldığı yer icra dairesinde de takip yapılabilir (İİK m.50/1).

İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin ve kesin değildir. Dolayısıyla icra dairesi yetkisiz olduğunu kendiliğinden gözetmez. İlamsız icra takiplerinde yetki kamu düzenine ilişkin değildir. Taraflar yetki sözleşmesi yapabilirler, aksi yönde görüşler bulunmasına rağmen Yargıtay’ın kabul ettiği görüşe göre mahkeme hakkında yapılan yetki sözleşmesi icra dairesini de kapsar. Yargıtay 12.Hukuk Dairesi  Esas : 2016/17254 Karar : 2017/9256 Tarih: 13.06.2017’li kararına göre; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurusunda; sair itirazları yanında ikametgahının … olduğunu bu nedenle … İcra Müdürlüğü`nün yetkili olduğunu ileri sürerek takibi yapan … İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, mahkemece, takip konusu bonoda … İcra Dairelerinin yetkili kılındığı ve borçlunun ad ve soyadının yanında gösterilen adresin … olduğu gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verildiği görülmektedir. İİK’nun 50. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK`nun 6. maddesi, “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir” hükmünü içermektedir. İİK’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nun 447/2. maddesi atfıyla aynı Kanun`un yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takip dayanağı akdin yapıldığı yer icra dairesi de yetkilidir. Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 sayılı TTK’nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak tanzim yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK`nun 50/1. maddesi uyarınca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.

Yetkisizlik icra dairesi tarafından re’sen gözetilmez ve yetki itirazında yetkili icra dairesinin de açıkça gösterilmesi gerekir aksi halde yetki itirazının geçersiz olduğu kabul edilir.

 

TAKİP TALEBİ

Bir icra takibi icra dairesine verilen takip talebi ile başlar. Takip talebi, yetkili icra dairesine yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir. Ayrıca 5/07/2012 tarihli ve 6352 sayılı yasada elektronik ortamda da takip talebi verilebileceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır.

 

ÖDEME EMRİ

İcra Dairesi, takip talebini teslim almasından itibaren 3 gün içinde borçluya ödeme emri gönderir. Ödeme emrinin gönderilmesi ilk icra takip işlemidir. Ödeme emri, tebligat kanununda belirtilen usullere göre gönderilir. Ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edilebilir, yine 7 gün içinde mal beyanında bulunabilir veya 7 gün içinde borcu ödeyebilir. Borçlu kendisine gönderilen ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmez ise takip kesinleşir ve alacaklının kesin haciz yapabilme yetkisi doğar ya da daha öncesinde ihtiyati haciz yapılmış ise bunlar kesin hacze dönüşür ve alacaklının satış talep edebilmesi mümkün hale gelir. Bu sebeplerle İcra Hukukunda süreler çok önemlidir.  

Ödeme emri, borçlu sayısından bir fazla düzenlenir ve bir fazla nüshasının takip talebi verilirken icra dairesine verilmesi gerekir. Aksi takdirde şikâyet üzerine İcra Mahkemesi tarafından ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekir. 12.Hukuk Dairesi 2008/20995 Esas 2009/2864 sayılı kararında: ‘’ Alacaklı vekilinin icra takibine dayanak yaptığı belge icra dosyasına talepname ekinde sunulduğu halde, bunun ödeme emriyle birlikte borçluya gönderilmediği anlaşılmıştır. İİK.nun 58/3. maddesi gereğince; alacak bir belgeye dayanmakta ise, belge aslının veya alacaklı yahut mümessilli tarafından tasdik edilmiş borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine verilmesi ve ayrıca Hukuk Genel Kurulunun 2.2.2000 tarih ve 2000/12-50 Esas, 2000/47 sayılı kararında da açıklandığı üzere İİK.nun 61/l. maddesi (2). Cümlesi gereğince de takip bir belgeye dayanıyor ise, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi zorunludur.’’ Şeklinde karar vermiştir.

 

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

İtiraz, ödeme emrini gönderen icra dairesine yapılır. İcra dairesi yerine icra mahkemesine yapılan itirazlar geçersizdir. Ancak itiraz ödeme emrini gönderen icra dairesi değil de başka bir icra dairesine yapılırsa, o icra dairesi masrafını da peşin alarak yetkili icra dairesine gönderir. İtiraz yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü yapılabilir. İcra dairesi yapılan bu itirazı 3 gün içinde alacaklıya bildirir. Borçlu itirazından her zaman vazgeçebilir veya borcu ödeyebilir. İtiraz, imzaya itiraz ve borca itiraz olarak ikiye ayrılır.

 

İmzaya İtiraz

Alacaklının adi senede dayanarak takip yapması durumunda, borçlu bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde itiraz ederse bu imzaya itirazdır. İmzaya itiraz açık bir şekilde yapılmaz ise imza kabul edilmiş sayılır. Eğer takip dayanağı olan senet resmi bir senetse bu şekilde itiraz edilmez, genel mahkemede ayrıca bir sahtelik davası açılması gerekir. Borçlunun itirazı üzerine icra takibi kendiliğinden durur.

 

Borca İtiraz

İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itirazdır. Borcun tamamına itiraz da sebep göstermek mecburi değildir. Sadece ‘’itiraz ediyorum’’ bile yeterlidir. Ancak borcun bir kısmına itiraz edilecekse açıkça itiraz edilen kısım gösterilmelidir, aksi halde ‘’kısmi itiraz ediyorum’’ gibi bir kısmi itiraz hiç yapılmamış kabul edilir. Yargıtay 6.Hukuk Dairesi 2009/3207 sayılı kararında:’’Kısmi itiraz, açıkça bildirilmemişse geçersizdir.’’ Demiştir. Borçlunun itirazı üzerine icra takibi kendiliğinden durur.

 

Yetki İtirazı

Tek başına yapılmış ise borca itiraz gibi işlem görür. İlamsız icrada yetkinin kamu düzeninden olmadığı yukarıda belirtmiştik. Yani icra daireleri re’sen yetkiyi gözetmezler. Eğer yetkisiz bir icra dairesinde takip başlatılırsa, borçlu yetki itirazında bulunur. Yetki itirazı 7 gün içinde icra dairesine yapılır. Borçlunun yetki itirazı üzerine icra takibi kendiliğinden durur.

 

GECİKMİŞ İTİRAZ

Borçlunun elinde olmayan sebeplerden ötürü süresi içinde itiraz edememiş olması halinde bu yola başvurabilir. Borçlu engelin ortadan kalktığı tarihten itibaren 3 gün içinde, en geç haczedilen mallar paraya çevrilinceye kadar, icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine başvurulur. Gecikmiş itirazda borçlu, mazeretini delilerle birlikte itiraz sebeplerini ve dayanaklarını bildirmeye mecburdur. Gecikmiş itiraz takibi kendiliğinden durdurmaz, ancak mahkeme takibin durdurulup durdurulmayacağının kararını verir. Gecikmiş itiraz icra dairesine değil icra mahkemesine yapılır.

 

TAKİBİN KESİNLEŞMESİ

Borçlu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmezse takip kesinleşir. Borçlu ödeme emrine süresinde itiraz ederse takibi kesinleştirmek için alacaklının durumuna göre itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yoluna gitmesi gerekir.

 

 


 Stj. Av. Emre ÇALIŞKAN 

Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ

+905356309610