EVLAT EDİNME DAVASI
Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ
Evlat edinme günümüzde çocuk sahibi olamayan birçok çift tarafından başvurulan hukuki bir yoldur. Genellikle çocuk sahibi olamayan çiftler başvursa da son zamanlarda bekar bireylerin de evlat edinme talepleri ciddi bir oranda artış göstermiştir. Kişiler bu süreçte mutlaka evlat edinme davası açmakla yükümlüdür. Türk Medeni Kanunu’nda, mahkeme kararı ile kurulabilen bir hısımlık ilişkisi olarak düzenlemiştir. Evlat edinmek isteyen kişinin bizzat veya tutacağı bir avukat aracılığıyla kendi ikametgahının bulunduğu yerdeki yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi‘ne Medeni Kanunumuzun 315. maddesi uyarınca “Evlat Edinme Kararı” için başvuruda bulunması gerekir. Mahkemeden alınacak “Evlat Edinme” kararı ile evlatlık ilişkisi kurulmuş olur.
Evlat Edinmek için öncelikli yapılması gereken işlem görevli ve yetkili mahkemede dava açmaktır. Burada önemli olan konu, kanunda da belirtilmiş bulunan şartların sağlanıp sağlanamadığı hususudur. Nitekim şartların oluşması halinde açılan davanın kabulüne karar verilecek ve evlat edinen kişi veya kişiler ile evlat edinilen arasında soybağı kurulmuş olacaktır.
Evlat edinilecek kişi 18 yaşından küçük ise onu evlat edinecek ailenin en az 5 yıl evli kalmış olmaları veya eşlerin her ikisinin de 30 yaşından büyük olmaları, evlat edinme konusunda ikisinin de rıza göstermeleri gerekmektedir. Aynı zamanda evlat edinilecek çocuğun ana babasının rızası gerekmekte olup eğer çocuk, Çocuk Esirgeme Kurumu veya benzeri bir kurumda kalıyorsa o kurum tarafından atanacak vasinin onayı gerekmektedir.
Evlat edinilecek kişi şayet 18 yaşından büyük ise evlat edinecek kişinin 5 yıl süreyle evlat edineceği kişiye bakması, herhangi bir altsoyunun olmaması ve evlat edineceği kişi ile arasında en az 18 yaş bulunması gerekmektedir. Yine evlat edinilecek kişinin bu hususa rızası gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 307.maddesi gereği evli olmayan kişi 30 yaşını doldurmuşsa tek başına evlat edinebilir. Evli olup da tek başına evlat edinmeyi mümkün kılan istisnai bir hüküm, bu maddenin ikinci kısmında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, “30 yaşını doldurmuş olan eş diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.” Tek başına evlat edinmek isteyen eş bu durumlardan birinin varlığı ispatlarsa tek başına evlat edinebilir.
Evlat edinmeyle birlikte anne babaya ait olan yükümlülükler evlat edinenlere geçer. Evlat edinilen kişi evlat edinene yasal mirasçı olur. Evlat edinilen evlat, edinenin birinci dereceden mirasçısıdır. Evlat edinilen kişi ergin değilse evlat edinenin soyadını alır ve evlatlık alan kişi dilerse yeni bir isim verir.
Evlatlık alma işlemiyle beraber evlatlık alınanın menfaatine olacak şekilde evlatlık geldiği nüfus kütüğü ile eski nüfus kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Evlatlık alınan kişinin nüfus cüzdanında anne-baba hanesine evlatlık alan kişilerin adları yazılır.
İlgili Yargıtay Kararları
Anne ve Babanın Evlat Edinmede Rızanın Aranmamasına Karar Verilmesi İstemi
Yargıtay 2. Hukuk Dairesine göre, “Dava, küçüğün gelecekte evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılacağı ileri sürülerek TMK'nın 311. maddesindeki sebepler ile anne ve babanın evlat edinmede rızasının aranmamasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir. Üzerinde durulması gereken husus; TMK'nın 312. maddesinde çocuğun evlat edinilmesinde eksik olan ana ve/veya babanın rızasının aranmaması için davanın ne zaman açılabileceği ve bu kapsamda madde metninde ifade edilen "kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce" ibaresinden ne anlaşılması gerektiğidir.
Bu husus; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.12.2020 tarihli ve 2017/1926 Esas, 2020/1057 Karar sayılı ilamında tartışılmıştır. Dairemizce de benimsenen görüşe göre; "...madde metninde geçen ikinci “yerleştirilme” ifadesinin küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesi olarak anlamak gereklidir. Diğer bir deyişle, bu fıkra kapsamında düzenlenen ana ve/veya babanın rızasının aranıp aranmayacağına yönelik karar, aracı kuruma yerleştirilen küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesinden önce verilmelidir. Nitekim burada amaç, devletin koruması altına alınmış olan küçüğün, evlat edinilmek üzere aile yanına yerleştirilmesinden önce, rızanın aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olması, küçüğün evlat edinme amacıyla yerleşmesinden sonra olumsuz bir karar verilmesi hâlinde doğacak zararların önlenmesidir. Küçük, Tüzük hükümleri gereğince, evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise, rızanın aranıp aranmaması kararı artık TMK'nın 312/2 maddesi gereğince evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir.
Zira bu kararın evlat edinme işlemleri başlamadan önce yani kurumdaki evlat edinilecek küçük evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmeden önce verilmesi, evlat edinme sürecini hızlandıracak ve bu durum da küçüğün yararına olacaktır ( Er, s. 73 )."
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 03.05.2019 tarihinde doğan ve evlilik dışı doğum olarak annesinin hanesine tescil edilen küçüğün 14.5.2019 tarihli geçici bakım sözleşmesiyle aile yanına yerleştirildiği, iş bu davanın ise 05.09.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Küçüğün kurum yurtlarına yerleştirilmesi evlat edinme davasından önce rıza aranmaması davasının açılmasına engel değil ise de geçici bakım sözleşmesi ile evlat edinecek aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasında önce ayrı bir dava olarak evlat edinmede ana/baba rızasının aranmaması davasına engeldir. Bu husus 6100 Sayılı HMK'nın 114/2. maddesi gereği dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir ( HMK mad.114/1-h, 115 ).
Küçük, geçici bakım sözleşmesi ile evlat edinecek aile yanına yerleştirilmiş olduğuna göre, ana ve baba rızasının aranmaması konusunun evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.” denilmektedir. (Y. 2.HD. Esas no: 2022/2187, Karar No: 2022/3689, Karar Tarihi: 18.04.2022).
Yargıtay 2. Hukuk Dairesine göre, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.12.2020 tarihli ve 2017/1926 Esas, 2020/1057 Karar sayılı ilamında tartışılmıştır. Buna göre; "...madde metninde geçen ikinci “yerleştirilme” ifadesinin küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesi olarak anlamak gereklidir. Diğer bir deyişle, bu fıkra kapsamında düzenlenen ana ve/veya babanın rızasının aranıp aranmayacağına yönelik karar, aracı kuruma yerleştirilen küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesinden önce verilmelidir. Nitekim burada amaç, devletin koruması altına alınmış olan küçüğün, evlat edinilmek üzere aile yanına yerleştirilmesinden önce, rızanın aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olması, küçüğün evlat edinme amacıyla yerleşmesinden sonra olumsuz bir karar verilmesi hâlinde doğacak zararların önlenmesidir. Küçük, Tüzük hükümleri gereğince, evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise, rızanın aranıp aranmaması kararı artık TMK'nin 312/2 maddesi gereğince evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir. Zira bu kararın evlat edinme işlemleri başlamadan önce yani kurumdaki evlat edinilecek küçük evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmeden önce verilmesi, evlat edinme sürecini hızlandıracak ve bu durum da küçüğün yararına olacaktır ( Er, s. 73 )."
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 08.02.2019 tarihinde doğan ve 27.02.2019 tarihinde evlilik dışı doğum olarak annesi ...'nin hanesine tescil edilen küçük ... hakkında, kuruma yerleştirildikten sonra 26.03.2019 tarihinde acil koruma kararı verildiği, 25.04.2019 tarihinde bakım tedbiri kararı verildiği 29.07.2019 tarihinde koruyucu aile yanına yerleştirildiği, iş bu karar ve işlemlerden sonra küçüğün evlat edindirilmesinde annesinin rızasının aranmaması konulu eldeki davanın 08.06.2020 tarihinde açıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince rıza aranmaması davasının kuruma yerleştirilmeden önce veya evlat edinme davası ile birlikte istenmesi gerektiği, kuruma yerleştirilmiş küçük için rıza aranmaması davası açmanın mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere TMK'nin 312. maddesin de yerleştirmeden kast edilenin, geçici bakım sözleşmesi ile küçüğün, kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu, ne var ki bölge adliye mahkemesi kararından sonra 23.02.2021 tarihinde ... ... tarafından dosyaya sunulan dilekçede küçüğün "Evlat Edinme Geçici Bakım Sözleşmesi" ile ailenin yanına yerleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Küçüğün kurum yurtlarına veya koruyucu aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasından önce rıza aranmaması davasının açılmasına engel değil ise de geçici bakım sözleşmesi ile evlat edinecek aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasında önce ayrı bir dava olarak evlat edinmede ana/baba rızasının aranmaması davasına engel olup, iş bu husus 6100 Sayılı HMK'nin 114/2.maddesi gereği dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. ( HMK mad.114/1-h, 115 ).
Küçüğün geçici bakım sözleşmesi ile evlat edinecek aile yanına yerleştirildiğine göre, ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, açılan davanın açıklanan gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, 6100 Sayılı HMK'nin 370/4. maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek bölge adliye mahkmesi kararının düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.” denilmektedir. (Y. 8.HD. Esas no: 2021/2062, Karar No: 2021/4892, Karar Tarihi: 09.06.2021).
Türk Vatandaşı Olmayan Kişinin Açtığı Evlat Edinme Davasında Araştırma Yapılmadan Doğrudan Türk Kanunları Uygulanarak Hüküm Kurulmaması Gereği
Yargıtay 2. Hukuk Dairesine göre, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesine; "Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinden uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.
Araştırma özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitime yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerinde gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin alt soyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir" hükmü mevcuttur. Mahkemece, Medeni Kanunun 316. maddesi gereğince kapsamlı bir araştırma yapılmadan ve küçüklerin kanuni temsilcisine karşı dava açılması gerekirken, hasımsız olarak açılan davaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.” denilmektedir. (Y. 2.HD. Esas no: 2003/13685, Karar No: 2003/14841, Karar Tarihi: 04.11.2003).
Kaynakça:
Aydemir E./Memiş Y./Ruhi, A./Uçakhan, S./Bahadır, Ç.: Hukuk Davaları, Ankara, 2016
Gençcan, Ö.: Aile Hukuku, Ankara 2011.
Oğuzman, K./Özer, S./Özdemir, S.: Kişiler Hukuku Ankara 2021.
Öztan, B.: Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara 2019.
Yargıtay Kararları.


