BOŞANMADA ÇOCUKLA İLİŞKİ KURULMA İSTEMİ

BOŞANMADA ÇOCUKLA İLİŞKİ KURULMA İSTEMİ

Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ


Ebeveynin kişisel ilişki kurması hem bir hak hem de bir yükümlülüktür. Ebeveynlerden her biri, diğerinin çocukla iletişimini zedelemekten, çocuğun eğitimini ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.


Kişisel ilişki kurma hakkı, anne ve baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirleri ile ilişki kurma, birbirlerinin hayatında yer alma yetkisi veren bir haktır. Kişisel ilişkinin, doğrudan doğruya bir araya gelerek görüşme şeklinde kurulmasına ziyaret hakkı denir. Kişisel ilişki hakkı, genellikle çocukla ana baba arasında görüşme, ziyaret şeklinde gerçekleşse de kişisel ilişki yalnızca ziyaretlerden ibaret değildir. Kişisel ilişki kurma hakkının kapsamına ziyaret dışında yazışma, görüşme, bilgi edinme hakları da girer. Böylece, ana baba ile çocuk makul ölçüler içinde kişisel ilişki kurabilirler; buluşup görüşebilirler, telefonlaşabilirler. Kişisel ilişki, tekrarlanan, düzenli aralıklarla devam eden bir ilişkidir. 


Kişisel ilişki hakkı, önceleri ana baba hakkı olarak tanınmaktayken çocuk haklarının tanınmasıyla, çocuk, hakkın konusu olmaktan çıkıp, hak sahibi olmuştur. Kişisel ilişki hakkı ilk planda çocuğun yararı düşünülerek tanınmaktadır. Bugün çocuğun, ana babasının kim olduğunu öğrenme, ana babasını tanıma ve onlarla ilişki kurma hakları, çocuğun kişilik hakkının ayrılmaz parçalarıdır. BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin 7. ve 9. maddelerinde bu haklar düzenlenmiştir. Günümüzde kişisel ilişki kurma hakkı iki taraflı olarak düşünülmekte, kabul edilmektedir. Şöyle ki, ana baba kadar, çocuğun da ana baba ile kişisel ilişki kurmayı talep hakkı vardır. Çocuk yararına aykırı olmamak koşuluyla, yanında bulunmadığı ana babasıyla veya her biriyle kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Bu hak çocuğun kişilik hakkının bir parçasıdır.


Türk Medeni Kanunu madde 182'de bu konuda düzenleme yapılmıştır. Maddeye göre; "Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.


     Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır, denilmektedir.


  Kişisel ilişki kurulurken yalnızca çocuğun üstün yararına bakılmamaktadır. Bununla birlikte başka kriterler de göz önünde bulundurulmaktadır. Kişisel ilişki hakkı tanınan anne ya da babanın koşulları, sosyoekonomik durumları, yaşadığı ülke ya da şehir, tatil günleri gibi hususlara da dikkat edilecektir. Yargıtay kararlarında da düzenlendiği üzere kişisel ilişki kararı verilirken çocuğun anne ya da babanın yanında yatılı olarak kalması esastır. Ancak özellikle küçük yaştaki çocuklar için hükmedilecek olan kişisel ilişki tesislerinde bu kural esnetilebilmektedir.


Medeni Kanun’a göre olağanüstü haller mevcutsa ve çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde anne baba dışındaki kişiler ve özellikle de yakın hısımlar da çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteyebilir. Örneğin velayet hakkı sahibi anne veya babanın farklı bir ülkede yaşaması, askerde olması gibi durumlarda bu konuda talepte bulunulabilir. 


Çocuğun yüksek yararının gerektirdiği bazı ayrık durumlarda çocukla kişisel ilişki kurulmaması, bu yöndeki talebin kaldırılması veya var ise çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair kararın kaldırılmasına karar verilebilecektir. Bu durumlara örnek olarak çocuğa cinsel istismar uygulanması ya da fiziksel şiddet uygulanması hallerinde çocukla kişisel ilişki kurmaya dair karar var ise kaldırılır, bu karar henüz verilmemiş ise çocukla kişisel ilişki kurma talebinin reddine karar verilir.


Herhangi özel bir durum ya da zorunluluk bulunmadıkça kişisel ilişkinin eşlerden birinin, herhangi bir akrabanın ya da bir uzmanın gözetimi altında gerçekleşmesi o kişisel ilişkiden beklenen amaca aykırı olacaktır. Gözetim altında bir kişisel ilişki kurulması çocuk ile velayet hakkı kendisinde olmayan taraf arasındaki bağların güçlendirilmesi amacına aykırı düşecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2010/10510E. ve 2011/10923 sayılı ilamına göre:

  “…Velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki anne ve uzman nezaretinde şarta bağlı olarak kurulmuştur. Kişisel ilişkinin bu şekilde düzenlenmesi kişisel ilişkinin amacına aykırı olup sınırlayıcı niteliktedir. Bu nedenle şarta bağlı olmaksızın kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”


  Yargıtay kararında da belirtilmiş olduğu üzere kişisel ilişkinin herhangi bir kimsenin nezareti altında gerçekleştirilmesi kabul edilemez. Bu yönde bir kişisel ilişki kararının tesis edilmesi halinde karara itiraz hakkı söz konusu olacaktır.


İlgili Yargıtay Kararları 


Boşanma Kararı Kesinleşmeden Çocukla Şahsi Münasebet Tesisi İnfazının Olunmayacağı

Yargıtay 12. Hukuk Dairesine göre, “HUMK. uyarınca aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe infaz olunamaz. Dayanak ilamda tarafların boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakılmasına, babanın da küçükle şahsi münasebet tesisine hükmedildiği anlaşılmaktadır. Şahsi münasebet tesisi boşanmanın eklentisi niteliğinden olup, boşanma kararı kesinleşmeden infaz olunamaz. HUMK.'nun 443/4. maddesi uyarınca aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe infaz olunamaz, hükmünü içermektedir. Dayanak ilamda taraftarın boşanmalarına ve müşterek çocuk R.G.K.'nın velayetinin davacı anneye bırakılmasına, babanın da küçükle şahsi münasebet tesirine hükmedildiği anlaşılmaktadır. Şahsi münasebet tesisi boşanmanın eklentisi niteliğinden olup, boşanma kararı kesinleşmeden infaz olunamaz. O halde, mahkemece şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.” denilmektedir. (Y. 12.HD. Esas no: 2005/21349, Karar No: 2005/24736, Karar Tarihi: 12.12.2005). 


Kurulan Kişisel İlişkinin Psikolog vb. Refakatinde Kurulması Gerektiği

Yargıtay 12. Hukuk Dairesine göre, “Çocuk ile ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir.

Yapılan yargılama toplanan delillere göre; ortak çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında kurulan kişisel ilişkinin bir sosyal çalışmacı, psikolog ya da pedagog refakatinde kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir. (Y. 2.HD. Esas no: 2022/3664, Karar No: 2022/6072, Karar Tarihi: 21.06.2022). 


Kaynakça

Aydemir E./Memiş Y./Ruhi, A./Uçakhan, S./Bahadır, Ç.: Hukuk Davaları, Ankara, 2016 

Kılıçoğlu, A.:  Aile Hukuku, Ankara, 2022. 

Gençcan, Ö.: Aile Hukuku, Ankara 2011. 

Öztan, B.: Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara 2019. 

Yargıtay Kararları. 


+905356309610