BELİRSİZ ALACAK DAVASI VE KISMİ ALACAK DAVASI
BELİRSİZ ALACAK DAVASI NEDİR?
Belirsiz alacak davası, davacının alacağını tam olarak belirleyemediği durumlarda başvurabileceği hukuki bir yoldur. Kısacası alacak miktarı dava açıldığı tarihte net olarak bilinmiyorsa, davacı, belirsiz alacak davası yoluyla mahkemeye başvurabilir. Belirsiz alacak davası, davacıya bir avantaj sağlamaktadır ve usul ekonomisi ilkesine hizmet eder. Bu dava türü Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107.maddesinde düzenlenmiştir.
MADDE 107– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
Belirsiz alacak davasının amacı, alacak miktarının belirlenmesinde güçlük çekilen durumlarda, alacaklının hak kaybına uğramasını önlemektir. Bu anlamda belirsiz alacak davası, davacıya bir avantaj sağlamaktadır.
HMK’nın 107. maddesi, belirsiz alacak davalarını düzenler ve bir alacağın miktarının belirli olmadığı durumları kapsar. Bu maddeye göre, dava açan taraf, alacağının kesin miktarını belirleyemiyorsa ama alacaklı olduğuna dair yeterli delil sunabiliyorsa, belirsiz alacak davası açabilir. Belirsiz alacak davası, alacaklının lehine bir durum oluşturarak, mahkemenin alacağın miktarını belirleme sürecini başlatmasına imkan tanır.
BELİRSİZ ALACAK DAVASININ AÇILABİLECEĞİ HALLER
Kanun belirsiz alacak davası açılabilmesi için 3 şart öngörmüştür:
1-Dava Konusu alacak değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesidir. Davacı, açılacak davanın değerini başlangıçta tam ve kesin olarak biliyorsa yahut bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılmaz.
Manevi tazminat talebi, bölünebilir nitelikte olmadığından, belirsiz alacak davası şeklinde açılmaz. Buna ilişkin Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/5421 E. , 2020/2749 K., kararında: ‘’... davacı, davanın açıldığı tarihte manevi tazminat alacağının miktarını kendisi belirlediğinden, alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu söylenemeyeceğinden, manevi tazminat isteminin manevi tazminat bölünmezliği kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı,...’’ şeklinde düzenlenmiştir.
2- Davaya konu hukuki ilişkinin açıklanabilir olması gerekir. Hukuki ilişkiye dayalı talebin neden belirsiz alacak davası olarak açıldığı konusunda dava dilekçesinde hukuki ilişki ortaya konulmalı ve mahkemece davanın neden belirsiz bir taleple açıldığı konusunda davacı haklı görülebilir olmalıdır. Belirsiz Alacak davasında hukuki yarar yoksa, dava reddedilmelidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/12324 kararında: ‘’..Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça belirsiz alacak davası açılmıştır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere Dairemiz tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden dairenin önceki görüşüne güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan bu davada belirtilen husus bozma nedeni yapılmamıştır...’’
3- Asgari bir talepte bulunulmalıdır. Açılan davada yargılama süresince yapılacak tespitlere göre kesin ve tam bir miktar ortaya çıkacağından, dava asgari bir bedel üzerinden ve fazlaya ilişkin haklar saklı olmak kaydıyla dava açılacaktır. Ancak burada şuna dikkat edilmelidir. Davacı belirsiz alacak davası açtığını dilekçesinde açıkça yazmak zorundadır, aksi takdirde “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla” şeklindeki taleple açılan dava kısmi alacak davasıdır.
Hukuk Genel Kurulu 2021/485 E. , 2021/971 K. kararında:’’...Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere” şeklinde beyanda bulunarak 1.000TL ihbar tazminatı, 1.000TL kıdem tazminatı, 100TL fazla çalışma ücreti, 100TL yıllık izin ücreti ve 100TL ulusal … ve genel tatil ücreti talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir beyan bulunmamaktadır. Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir...’’
Belirsiz alacak davası açıldıktan sonra alacağın tamamı dava konusu edildiğinden ayrıca Ek Bir Dava açılmaz. Ek dava açılırsa derdestlik dava şartı söz konusu olacaktır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5273 E. , 2021/11010 K. kararında: ‘’...Belirsiz alacak davası açan davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talebini artırabilir. Ayrıca belirsiz alacak davası türünde dava açılması durumunda alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması halinde derdestlik dava şartı söz konusu olur...’’
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5275 E. , 2021/11008 K. kararına göre, Belirsiz alacak davası açıldıktan sonra aynı konuyla ilgili ek dava açılamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5273 E. , 2021/11010 K. kararında: ‘’... Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde açılmış, 10.07.2018 tarihli celsede davacı vekili tarafından alacak miktarlarını belirlemek amacıyla süre talep edildiği halde mahkemece davacı tarafa geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilmediği anlaşılmış olup, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı düşünüldüğünde, mahkemece HMK. m. 107 uyarınca davacı vekiline kesin talep sonucunu belirtmesi için süre verilmemesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına yol açar. Davacıya geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.’’ denilmiştir. Bu karara göre belirsiz alacak davalarında davacı vekiline kesin talep sonucunu belirtmek üzere süre verilmesi zorunludur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/7853 E. , 2021/11914 K. kararında da belirtildiği üzere; Belirsiz alacak davası, hukuki yarar yokluğu nedeniyle hakim tarafından süre verilerek kısmi dava türüne tahvil edilemez
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/2099 E., 2021/3204 K. kararına göre, Hayat Sigortasına ilişkin davalar belirsiz alacak davası olarak açılamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2023/7816 E. ; 2023/12378 K. kararına göre; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilmez. Ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların (ayni olarak sağlanan yemek yardımı gibi) miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere veya yargılama ile belirlenecek ise kıdem ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasına konu edilebilir.
Hukuk Genel Kurulu 2020/13 E. ; 2023/431 K. kararına göre; Kıdem ve ihbar tazminatının belirlenebilmesi; çalışma süresinin belirlenmesi, hesap raporu alınması, işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ile tahkikatı gerektirdiğinden, anılan alacakların belirlenebilir olmadığı ve belirsiz alacak davasına konu edilebilecekleri sonucuna varılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu 2022/795 E., 2023/641 K. kararına göre Belirsiz alacak davasında birinci talep arttırım dilekçesinden sonra alacak belirli hale gelmişse, ikinci talep arttırım dilekçesi verilebilir. Benzer bir karar Hukuk Genel Kurulu 2022/795 E., 2023/641 K. kararıdır. Bu karara göre Ek bilirkişi raporuyla alacağım tam olarak belirlendiği hallerde, ilk bilirkişi raporu üzerinde verilen birinci talep artırım dilekçesinde sonra alına ek bilirkişi raporu üzerine ikinci talep artırım dilekçesi verilerek belirsiz alacak davasında talep artırılabilir.
Belirsiz alacak davasının açılabildiği durumlarda dava açılış anı, yalnızca dava dilekçesinde belirtilen asgari dava değeri açısından değil yargılama sırasında alacağın tam olarak belirlendiği kısmı için de zamanaşımı süresini kesecektir. Yargıtay 9. HD 2016/13162 E., 2020/1860 K., 11.2.2020 tarihli kararında değinildiği üzere: ‘’Tahsil talepli belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 157. maddesi uyarınca, dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hâkimin her kararından sonra zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Bu nedenle yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, davacının talep artırım dilekçesi üzerine ileri sürülen zamanaşımı definin de sonuca bir etkisi olmaz.’’
Belirsiz alacak davasında faiz, hükmedilecek tüm alacak yönünden dava tarihinden itibaren işlemeye başlar. Diğer bir deyişle belirsiz alacak davasında faiz başlangıç tarihi olarak talebin artırıldığı an değil dava açılış anı esas alınacaktır. Eğer dava açılmadan önce temerrüt söz konusuysa temerrüt tarihi faiz başlangıç tarihi olacaktır. Çünkü belirsiz alacak davasında yalnızca dava dilekçesinde belirtilen asgari tutar bakımından değil henüz belirlenememiş olsa bile tüm alacak yönünden hüküm altına alınması istenmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/9-3162E., 2018/369 K., 28.02.2018 tarihli kararında: ’’…dava belirsiz alacak davası olduğuna göre, bu davanın açılması ile doğacak olan maddi ve şekli hukuk sonuçlarının (zamanaşımı kesilmesi ve diğerleri) bu dava için de geçerli olması gerekeceğinden mahkemece talep artırım dilekçesi verilerek artırılan miktarlar dahil alacakların tümüne dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmuştur. ‘’ şeklinde hüküm kurarak faiz başlangıç tarihi hakkında açıklık getirmiştir.
Belirsiz alacak davasında yazılı yargılama usulü uygulanır ve yargılamalar Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür. Ticari belirsiz alacak davalarında ise görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir.
KISMİ ALACAK DAVASI NEDİR ?
Kısmi alacak davası, bir borcun tamamının tahsil edilmesi mümkün olmayan veya tahsilatın tüm tutarı üzerinden yürütülmesine gerek olmadığı durumlarda, alacaklının alacağının bir kısmını tahsilini talep etmek üzere açtığı dava türüdür. Bu dava türü, genellikle alacak ve borç ilişkisindeki belirsizliklerin giderilmesine yardımcı olur ve alacaklının haklarını güvence altına alır. Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki temel fark, kısmi alacak davasında alacaklının alacağının miktarı bellidir sadece bu alacağın bir kısmını talep edilir. Bu dava türü Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
MADDE 109- (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.
Alacaklının alacağının tamamını değil bir kısmını almak için başvurdukları hukuki yoldur. Kısmi alacak davası açılırken, alacaklının mahkemeye sunacağı deliller ve talep edilen miktarın açıkça belirtilmesi gerekir.
Yargıtay 3. HD 2013 tarihli kararında; ‘’Davacının kısmi dava mı yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesinden (talep neticesinden) anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği vakıalardan (hukuki ilişkiden) doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini (dava ettiğini) açıkça bildirmelidir . Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava (kısmi dava değil) tam dava sayılır.’’ demiştir.
Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki fark, alacak miktarının belirlenebilir olmasıdır. Kısmi alacak davalarında, alacak miktarı bellidir ancak alacaklı bu alacağın bir kısmı için dava açmaktadır. Belirsiz alacak davasında ise alacağın tam olarak değeri bilinmemektedir.
Hukuk Genel Kurulu 2017/1397 E. , 2021/292 K. kararına göre; Kısmi dava açılırken fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmalıdır. Aksi halde ıslah yoluyla talepte bulunulamaz. Ek dava açılması gerekmektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/6422 E. , 2021/10524 K. kararına göre kısmi davada zamanaşımı sadece talep edilen kısım yönünden kesilir.
Belirsiz alacak davası açıldıktan sonra aynı konuyla ilgili ek dava açılamaz demiştik. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/6281 E. , 2021/11049 K. kararına göre, kısmi alacak davası açılması halinde ek dava açılması mümkündür.
Her ne kadar belirsiz alacak davasında zamanaşımı süresi hem talep sonucu hem de artırılan değer bakımından kesiliyor olsa da kısmi dava için aynısını söylemek mümkün değildir. Kısmi davada zamanaşımı yalnızca talep sonucu için kesilirken ıslah ile arttırılan değer bakımından zamanaşımı süresi yargılama süresince işlemeye devam eder.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/4154 E., 2010/4666 K., 23.02.2010 tarihli kararında: ‘’Uygulamada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkar olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu benimsemiş ilkeye göre, kısmı dava fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, sakı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.’’
Kısmi davada faiz başlangıç tarihini tespit edebilmek için ayrım yapmak gerekmektedir: Eğer alacaklı borçluyu temerrüde düşürmüşse temerrüt tarihi, temerrüt durumu yoksa dava dilekçesinde yer alan talep sonucu kısmı bakımından dava başlangıç tarihi, ıslah ile artırılan değer bakımından ise ıslah tarihi esas alınmalıdır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/2549 E., 2018/1265 K., 24.1.2018 tarihli kararda da değindiği üzere ‘’…Diğer bir fark ise, kısmi davada faiz başlangıç tarihinin dava ve ıslah tarihi ayrımı yapılarak başlatılması söz konusu iken, belirsiz alacak davasında faizin tüm alacak miktarı bakımından dava tarihinden itibaren başlatılmasıdır.’’
Hukuk Genel Kurulu 2021/485 E. , 2021/971 K. kararında da belirtildiği üzere; Islah yoluyla kısmi alacak davası belirsiz alacak davasına dönüştürülemez. Islah yoluyla dava türü değiştirilemez.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5121 E. , 2021/9537 K. kararı da tamamen ıslah yoluyla dahi belirsiz alacak davasının, kısmi alacak davasına; kısmi alacak davasının da belirsiz alacak davasına çevrilemeyeceğini belirtmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/2618 E. , 2021/2642 K. kararına göre; ‘’..Dava, dilekçede belirsiz alacak davası olarak adlandırılmış ise de; alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğundan HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası açılamayacağı, ancak belli bir miktar gösterilerek talepte bulunulduğundan davacının davasının HMK 109. maddesinde ifade edilen kısmi dava niteliğinde olduğu kabul edilmelidir...’’ Kısmi alacak davası olarak açılması gereken dava belirsiz alacak davası olarak açılmışsa dava reddedilmez, davaya kısmi alacak davası olarak devam edilir.
BELİRSİZ ALACAK DAVASI VE KISMİ DAVA FARKI
Zamanaşımı yönünden; belirsiz alacak davasında alacaklının alacağının tamamı için hak düşürücü süre ve zamanaşımı kesilecektir. Kısmi davada ise sadece kısmi olarak talep edilen kısım için hak düşürücü süre ve zamanaşımı kesilecektir.
Islah ve Faiz yönünden; belirsiz alacak davasının açılmış olması halinde, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın ve ıslaha başvurmasına gerek olmaksızın dava açtığı sırada belirttiği talep miktarını bir dilekçe ile artırabilir. Bu artırdığı meblağa işleyecek faizin başlangıç tarihi ise varsa borçlunun temerrüt tarihidir. Dava tarihinden önce gerçekleşen bir temerrüt olgusunun bulunmadığı durumlarda ise dava tarihidir. Kısmi davada ise alacaklının başlangıçta ileri sürdüğü talebini artırabilmesi için ıslah yoluna başvurması gerekir. Islah ile artırılan meblağa işleyecek faizin başlangıç tarihi ise ıslah tarihidir.
Son olarak belirsiz alacak davası sadece para alacakları için söz konusu olabilirken, kısmi dava da böyle bir şart yoktur. Kısmi dava açılabilmesi için, bütün alacağın aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bölünebilir nitelikte olması gerekmektedir.
Stj Av. Emre ÇALIŞKAN
Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ