AD-SOYAD İSİM DEĞİŞİKLİĞİ DAVASI
Av. Mustafa Alper KÜÇÜKYILMAZ
Şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar ancak hak sahibi tarafından kullanılabilen, kural olarak temsil yolu ile kullanılamayan mutlak haklardır. Bu hakların temel özellikleri başkalarına devir edilememesi ve mirasçılara intikal edilememesidir. Kişinin hali ve bunları meydana getiren unsurlar o kimsenin özellikleri olduğundan başkasına devredilemezler. Bu kişinin hüviyetinin tespitinde ilk bakılacak unsur ise o kişinin ad ve soyadıdır. Kişinin adı ve soyadı üzerindeki hak, kişilik haklarının bütün özelliklerini taşır ve mutlaktır; şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup bir başkasına devredilemezler.
1587 Sayılı Nüfus Yasasının 16. maddesi hükmüne göre, ahlak kurallarına uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten adlar konulamaz. Adın ahlak kurallarına uygun düşüp düşmediği veya kamuoyunu inciten nitelikte bulunup bulunmadığı ve hak sahibi kişinin çevresinde bu adla tanınıp tanınmadığı araştırılarak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekir.
Soyadı, nesilden nesle intikal eden ve bir kişinin, bir soya bir aileye bağlılığını ifade eden addır ve hukuki olarak birtakım kazanım çeşitleri mevcuttur. 24 Haziran 1934 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 2525 Sayılı Soyadı Kanunu ile kişiye seçerek soyadı kazanma hakkı tanınmıştır.
Belirtildiği üzere soyadı, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir haklardandır. Reşit olmayan bir çocuk, reşit olana kadar aile soyadını kullanmak zorundadır ancak reşit olduktan sonra soyadını değiştirmek üzere dava açabilir. Şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar, kural olarak bizzat şahsın kendisi tarafından kullanılabilir Bu nedenle de kanuni temsilci tarafından kullanılması mümkün değildir. Bu hakların kullanılmasına karar verme yetkisi kişidedir. İster idari, ister kanuni temsilciye bu yetkinin kullanılması bırakılamaz.
Türk Medeni Kanunu’nun 27.maddesi gereği, isim soyisim değiştirme davası ancak haklı sebebe dayanılarak açılabilmektedir. Kanunda geçen haklı sebep kavramı oldukça geniş bir çerçevede değerlendirilir. Ad-Soyad değişikliği ya da düzeltilmesi davası davacının bağlı olduğu Nüfus Müdürlüğüne karşı açılmaktadır. İsim değişikliği davasında Yargıtay, bazı haklı sebepler aramaktadır. Bu haklı sebeplerin mahkemeye ispat edilmesi gerekmektedir. Bu sebeplerden bazıları şu şekildedir:
Kişinin isminden ciddi anlamda rahatsız olarak kişiliği ile bağdaşmadığını düşünmesini
İsminin toplumca bilinen bir suçluya ait olması ya da kötü bir olayla anılması
Mesleki olarak kişiye zarar verecek bir soyadının bulunması
Kişinin dini inancını değiştirmesi
Telaffuzunun zor olması
Kişinin isminin gülünç ve alay konusu olması
Kişinin sosyal çevrede, okulda, işte veya arkadaş çevresinde başka isimle tanınıyor olması
Davacının babası ile kişisel ilişki kurmaması ve manevi bağ hissetmemesi
Kişinin ismi nedeniyle toplumda ayrımcılığa uğruyor olması.
Adın değiştirilmesi, sadece adın veya soyadının aynen, yani tümüyle değiştirilmesi halinde değil, adın bir harfinin kaldırılması, eklenmesi, ada bir kelime eklenmesi ya da kaldırılması halinde de söz konusu olacaktır. Adın yazılış şeklinin değiştirilmesi de adın değiştirilmesi kavramı içerisinde değerlendirilecektir.
Burada dikkat edilmesi gerek bir diğer konu ise adın kayıtlara yanlış geçmesi halidir. Bu durumda adın yerine başka bir adın konulması söz konusu olmadığından, adın değiştirilmesinden değil, adın düzeltilmesinden bahsedilecektir.
İlgili Yargıtay Kararları
"Erkek" Olan Soyadının "İbrahimoğlu" Olarak Değiştirilmesi İstemi
Yargıtay 18. Hukuk Dairesine göre, “KARAR : Davacı dava dilekçesinde, “Erkek” olan soyadı ile alay edildiğini ve kendisini zor durumda bıraktığını bildirerek soyadının “ İbrahimoğlu” olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.” “Davacı dava dilekçesinde, “Erkek” olan soyadı ile alay edildiğini ve kendisini zor durumda bıraktığını bildirerek soyadının “ İbrahimoğlu” olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki nüfus kayıt örneğinden, davacının dava tarihinde babası hanesinde “Erkek” soyadı ile kayıtlı iken 11.04.2014 tarihinde evlenmesi üzerine “Bayram” soyadı ile eşi hanesine gittiği ve babası hanesindeki nüfus kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır.” “5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 14. maddesi, nüfus kaydının kapatılmasını; ölüm, gaiplik, Türk vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale gelmesi olarak tarif ettikten sonra, kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sebep ortaya çıktığında kaydın yeniden açılacağı, kaydın açılmasından sonra kişisel durumda meydana gelmiş olan olayların kişinin kaydına işleneceği hükme bağlanmıştır. Yasada yer alan bu hüküm ilgilinin açık kaydında zaman içerisinde yapılmış olan değişikliklerin kapalı kaydın açılmasından sonra bu kayda işlenmesi ile ilgili olup, Yasanın bu hükmünü yanlış yorumlayarak kapalı kayıttaki bilgileri değiştirecek mahiyette değişiklik yapılması mümkün değildir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 55.maddesine göre, evlenen kadın kocasının soyadını alır. Kadın kocasının soyadı ile birlikte önceki soyadını da taşımak istediğini evlenme sırasında yazılı olarak evlendirme memurluğuna, evlenme sırasında müracaat etmemiş ise daha sonra nüfus müdürlüğüne başvurarak yazılı olarak talep edebilir. Davacı evlenme sırasında bu başvuruyu yapmamış olup halen sadece eşinin soyadını kullanmaktadır. Davacının bekarlık hanesi nüfus kaydının evlenme nedeni ile kapalı olduğu dikkate alınarak, bekarlık hanesindeki soyadının değiştirilmesine ilişkin davanın reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir.” denilmektedir. (Y. 18.HD. Esas no: 2015/3775, Karar No: 2015/16777, Karar Tarihi: 19.11.2015).
Yeni Takılan Soyadları Türk Dilinden Alınır.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesine göre, “din değiştirme nedeniyle özad değiştirilebilirse de soyad değiştirilemez: “2525 Sayılı Soyadı Yasasının 3. ve Soyadı Tüzüğünün 5. maddesinde “yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır” hükümlerine yer verilmiş olup, davacının almak istediği soyadının anılan Yasa ve tüzüğün sözü edilen hükümlerine aykırı olduğu gözetilmeden, Aslaniskender olan soyadının “Paramabindu” olarak değiştirilmesine karar verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırıdır” denilmiştir. (Yargıtay 18. HD. Esas No: 2005/791, Karar No: 2005/738, Karar Tarihi: 14.02.2005).
Soyadı Değiştirilmesi İstemi
Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bir kararında da “Somut olayda; davacı, isteği ile Hıristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus, 29.01.2007 gününde idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir. Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi haklı neden sayılmalıdır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar da dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir” denilmektedir. (Y. 18.HD. Esas no: 2007/7881, Karar No: 2007/8649, Karar Tarihi: 22.10.2007).
Kaynakça:
Aydemir E./Memiş Y./Ruhi, A./Uçakhan, S./Bahadır, Ç.: Hukuk Davaları, Ankara, 2016
Gençcan, Ö.: Aile Hukuku, Ankara 2011.
Oğuzman, K./Özer, S./Özdemir, S.: Kişiler Hukuku Ankara 2021.
Öztan, B.: Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara 2019.
Yargıtay Kararları.


